Soybağının reddi davası çocuk ile baba arasındaki babalık ilişkisinin mahkeme kararı ile ortadan kaldırılması amacı ile açılan davalardır. Aile hukukundan kaynaklanan diğer uyuşmazlıklarda olduğu gibi soybağının reddi davasının hukuki dayanağını Türk Medeni Kanunumuz oluşturur.
Yine Türk Medeni Kanunumuzun ilgili maddelerinde soybağının reddi davasını kimler açabilir? Soybağının reddi davası zamanaşımı süresi ve soybağının reddi davasının sonuçları nelerdir konularında gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Bu ve benzeri davaların açılmasından önce bilgi sahibi olmasını gerektiğini düşündüğümüz tüm konular hakkında bilgi sahibi olduktan sonra yazımızın sonunda soybağının reddi dava dilekçesi ile bu konuda fikir sahibi olabilirsiniz.
Soybağının Reddi Davası Nedir?
En kısa tanımı ile soybağının reddi baba ile çocuk arasındaki babalık karinesinin reddedilmesi amacı ile açılan davalardır. Davanın açılmasındaki asıl amaç babalık karinesinin çürütülmesidir. Bu nedenle konumuzun daha anlaşılabilir olması için öncelikle Türk Medeni Kanunumuz dikkate alınarak babalık karinesi üzerinde duralım.
Babalık Karinesi Nedir?
Babalık karinesi sayılan durumlar Medeni Kanunumuzun 285. Maddesinde sıralanmıştır. Buna göre aşağıdaki durumların varlığı halinde babalık karinesinden söz etmek mümkündür.
- Evlilik birlikteliği devam ederken ya da evlilik birlikteliğinin sona ermesinden itibaren 300 gün içerisinde doğan çocuk
- Annelik evlilik süresi içerisinde gebe kaldığını kanıtlaması
- Koca hakkında gaiplik kararı bulunması halinde son haber tarihi veya ölüm tehlikesinin var olduğu tarihten itibaren 300 günlük süre içerisinde doğam çocuk ile baba arasında “babalık karinesi” olduğu kabul edilir.
Babalık Davası ve Soybağının Reddi Davası Farkı
Amaç ve kapsamları dikkate alındığında babalık davası ve soybağının reddi davası tamamen birbirinin aksinin iddia edildiği davalardır. Babalık davalarında çocuğun babası olduğu iddia edilirken, soybağının reddi davası tam aksine çocuk ile baba arasındaki babalık karinesinin bulunmadığı iddia edilmektedir.
Soybağının Reddi Davası Kimler Tarafından Açılabilir?
Soybağının reddi davasının kimler tarafından açılabileceği konusunda gerekli düzenlemeler Türk Medeni Kanunumuzun 286 ve 291. Maddelerinde yapılmıştır. Buna göre aşağıda sıralamış olduğumuz kişiler tarafından bu davaların açılması mümkündür.
Babanın Soybağının Reddi Davası Açması
Uygulamada bu davaların en sık baba tarafından açıldığı görülür. Türk Medeni Kanunumuzun 286/1 maddesine göre kocanın yani babanın babalık karinesini çürütmek amacı ile ana ve çocuğa karşı bu davayı açması mümkündür.
Çocuğun Soybağının Reddi Davası Açması
Diğer bir dava açma hakkına sahip kişi çocuktur. Çocuğun soybağının reddi davası açması halinde ise davalı anne ve babadır. Ergin olmayan çocuk hakkındaki ise dava kayyım tarafından açılır. Kayyımın kendisine bu görevin tebliğ edilmesinden itibaren soybağının reddi davası zamanaşımı süresi içerisinde (1 yıl) bu davayı açması gerekmektedir.
Soybağının Reddi Davasını Açmaya Yetkili Diğer Kişiler
Soybağının reddi davasını açabilecek kişiler sadece koca ve çocuk değildir. Bunun dışında TMK 291. Maddesinde yer alan kişiler tarafından da bu davaların açılması mümkündür. Kocanın ölmesi, gaipliğine karar verilmesi ya da ayırt etme gücünü kaybetmesi halinde alt soy ve anne / baba tarafından bu davaların açılması mümkündür. Bunun dışında yukarıda belirttiğimiz kıyım tarafından da bu davalar açılabilmektedir.
Anne Soybağının Reddi Davası Açabilir Mi?
Yukarıda belirttiğimiz kişiler arasında anne bulunmamaktadır. Medeni kanunumuza göre bu dava açma hakkı anneye tanınmamıştır. Madde gerekçelerini incelediğimizde bunun haklı bir uygulama olduğunu görebiliriz. Annenin evlilik birlikteliği devam ettiği süre içerisinde sadakatsiz davranması ihtimaline binaen anneye soybağının reddi davası açma hakkı verilmemiştir. Buna karşın yaşı küçük olan çocuğun velayet sahibi olan anne tarafından açılan bu davalarda, davanın doğrudan reddedilmemesi gerektiği, öncelikle durumun Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bildirilerek çocuk hakkında kayyım ataması talebinde bulunulması gerektiği yönünde yerleşik içtihatlarda bulunmaktadır. Ancak bu durumun yaşı küçük olan çocuk için geçerli olduğunu hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Anne Tarafından Açılan Soybağının Reddi Davasına İlişkin Mahkeme Kararı
Mahkemece, soybağının reddi davasını annenin açamayacağı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiği, davalı kadının istinafında belirttiği üzere, davayı çocuk adına velayeten açtığı, dilekçesinde çocuğa kayyım atama talebinde bulunduğu, mahkemece 03/07/2020 tarihli celsede davacı annenin soybağının reddi davası açma hakkı olmadığından davacı çocuğun davada temsil edilmek üzere kayyım atanmak üzere SHM’ye ihbarına şeklinde ara karar kurulduğu, 03/07/2020 tarihli müzekkere ile de, Kocaeli Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na çocuğa kayyım atanması için ihbarda bulunulduğu,
14/06/2021 tarihli celsede, kayyım ihbarının sonucu beklenmeden ve kayyım atanmasına ilişkin ara karar hakkında yeniden hüküm verilmeden davanın usulden reddine karar verildiği görülmüş olup; dava, çocuk adına yasal temsilci sıfatıyla anne tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 286. maddesi uyarınca açılan soybağının reddine ilişkin olup, somut olayda davacı anne tarafından çocuğa velayeten açılan davada, kanuni düzenlemeler dikkate alındığında, her ne kadar soybağının reddi davası anne tarafından açılamayacak ise de, eldeki davanın küçüğe velayeten anne tarafından açıldığı, annenin davalı sıfatının bulunduğu, velayete dayalı dava açma hakkı menfat çatışması oluşturacağından,
Mahkemece, ihbar sonucu beklenerek çocuğun kayyım ile temsilinin sağlanarak davaya dahil edilip, gösterdikleri takdirde taraf delillerinin toplanmasından sonra, bütün delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi ayrıca soy bağının reddi ile birlikte açılan babalık davasının iş bu dosyadan tefriki ile babalık davası yönünden iş bu soy bağının reddi davasının bekletici mesele yapılması için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine, davalı kadının istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 14.01.2022 tarih ve 2021/1636 esas ve 2022/43 sayılı kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusu üzerine vermiş olduğu karardan da anlaşılacağı üzere anne tarafından velayet sahibi olarak yaşı küçük çocuk adına açılan söz konusu davada öncelikle durumun Sosyal Hizmet Müdürlüğüne bildirilerek küçük hakkında kayyım ataması yapılmasına müteakip bu konuda bir karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Biyolojik Baba Soybağının Reddi Davası Açabilir Mi?
Soybağının reddi davasını açabilecek kişiler arasında yukarıda da belirttiğimiz gibi baba da bulunur. Babanın biyolojik baba olup olmadığı konusunda bir ayrım yapılmamıştır. Bu nedenle babalık karinelerinin çürütülmesi amacı ile biyolojik babanın da bu davayı açmasının önünde hukuki bir engel yoktur.
Soybağının Reddi Davasında DNA Testi Zorunlu Mu?
Soybağının reddi davasında DNA testini zorunlu kılan bir uygulama yoktur. Ancak soybağının reddi, babalık davası veya nüfus kaydının düzetilmesi gibi davalarda DNA testleri belirleyici ve en etkili yöntemdir. Buna karşın bu tür davalarda DNA testinin yapılmasını zorlayıcı bir hüküm yoktur.
Özellikle nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davalarında dava sonucu “kamu düzenine” etki eder nitelikte olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtay ilgili Hukuk Dairelerinin bu durumda DNA testinin yapılması gerektiğini savunmaktadır. Babalık karinesinin çürütülmesi amacı ile açılan davalarda nüfus kayıtlarında bir düzeltme sonucunu doğurduğundan diğer deliller ile bu karinenin çürütülememesi halinde DNA testi yapılması zorunlu hali gelebilmektedir.
Türk Medeni Kanunumuzun 284. Maddesinde yer alan hükme göre;
Soybağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanır:
1. Hâkim maddî olguları re’sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder.
2. Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.
Görüldüğü gibi soybağının reddine ilişkin incelemelerde Hukuk Usulü Muhakeme Kanunlarının kıyas yolu ile uygulanması mümkün hale gelmektedir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 292. Maddesinde yer alan hükümlere göre ise;
Soybağı tespiti için inceleme
MADDE 292- (1) Uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak, ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkes, soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadır. Haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde, hâkim incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verir.
(2) Üçüncü kişi tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğunu ileri sürerek bu yükümlülükten kaçınamaz.
Soybağının Reddi Davası Zamanaşımı Süresi
Soybağının reddi davası zamanaşımı süresinin genel olarak 1 yıl olduğunu söyleyebiliriz. Bu bir yıllık süre kocanın baba olmadığını anladığı tarihten ya da annenin gebe kalmış olduğu dönemde başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunduğunu anlamasından sonra işlemeye başlar.
Çocuklar için soybağının reddi davası zamanaşımı süresi de yine 1 yıldır. Bu süre çocuğun ergin olmasından itibaren başlamaktadır. Bunların dışında dava açmanın geciktirilmesinde haklı bir sebep bulunması halinde bu sebebin ortadan kalkması ile birlikte 1 yıllık süre işlemeye başlamaktadır.
Soybağının Reddi Davasının Sonuçları Nelerdir?
Biyolojik gerçeğin sonradan ortaya çıkmasının hukuki sonuçları olduğu kadar kişileri maddi ve manevi yönden etkileyen toplumsal sonuçları da vardır. Bu nedenle soybağının reddi davasının sonuçları; Hukuku sonuçları ve toplumsal sonuçlar olarak iki ayrı başlık altında incelendiğinde daha anlaşılabilir olacaktır.
Soybağının Reddi Davasının Hukuki Sonuçları
Açılan dava sonrasında mahkeme hükmünün kesinleşmesi ile beraber hukuki açıdan farklı sonuçlar doğar. Genel olarak soybağının reddinin hukuki sonuçlarını ise aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Nüfus Kaydının Düzeltilmesi / Değişikliği
Biyolojik gerçekliğin sanılanın aksine bir şekilde olduğunun anlaşılması ile beraber baba ile çocuk arasındaki soybağı da sona ermiş olur. Bu durumda nüfus kaydında bu yönde bir değişiklik zorunlu hale gelir.
Miras Hakkının Sona Ermesi
En önemli sonuçlarından birisi de miras hakkının sona ermesidir. Soybağının reddedilmesine bağlı olarak açılan dava sonrasında nüfus kaydında yer alan bilgilerin aksine bir sonuç doğması halinde çocuğun ve babanın birbiri üzerindeki miras hakları ayrı ayrı sona erer.
Nafaka Yükümlüğünün Sona Ermesi
Soybağının mahkeme kararı ile ortadan kaldırılması daha önce yine başka bir mahkeme kararı ile getirilen nafaka yükümlülüğünü de sonlandırır. Buna karşın sonlanan bu nafaka yükümlüğü ile daha önce ödenen nafakaların tazminat davaları haricinde talep edilmesi mümkün değildir.
Soybağının Reddi Davasında Tazminat
Yazımızın ilerleyen bölümlerinde daha detaylı değineceğimiz gibi soybağının reddine bağlı olarak mahkeme tarafından verilen hüküm sonrası kusurlu tarafa maddi manevi tazminat yükümlülüğü getirilebilir.
Soybağının Reddi Davasının Toplumsal Sonuçları
Kişileri en çok etkileyen soybağının reddi davasının sonuçları toplumsal ve aile ilişkilerine yöneliktir. Bir çeşit manevi tazminat yükümlülüğü de getiren bu sonuçlar kişilerin itibar kaybı, aile ilişkilerinin bozulması hatta psikolojik çöküntü şeklinde gerçekleşir.
Soybağının Reddi Davası Nasıl Açılır?
Diğer Aile Hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda olduğu gibi soybağının reddi amacıyla açılacak olan davalarda da görevli mahkemeler Aile Mahkemeleridir. Davanın açılacağı yer adliye bünyesinde ayrıca Aile Mahkemesi bulunmaması halinde; Aile Mahkemesi sıfatı ile, Asliye Hukuk Mahkemelerinde bu davalar açılır.
Yetkili mahkeme ise; Davacı veya davalının (anne) doğum esnasında ikamet etmiş olduğu yer mahkemeleridir. Bu konuda yazımızın sonunda paylaşacağımız soybağının reddi dava dilekçesi üzerinde gerekli uyarlamaları yaparak bulunulan yer Nöbetçi Aile Mahkemesi kanalı ile yetkili Aile Mahkemesine gönderilmek üzere söz konusu davaların açılması mümkündür.
Soybağının Reddi Davası Ücreti
Soybağının reddi davası ücreti dava harç ve gider avansları gibi çeşitli faktörlere göre değişir. Hatta taraf sayısı dahi dava açılması sırasında talep edilen harç ve masraflara etki eder. Bu nedenle tam olarak bir rakam belirtmek oldukça çordur. Avukatsız bir şekilde takip edilen benzer davalarda ortalama yargılama gideri 4.500 TL – 5.000 TL arasındadır. Avukat ile takip edilen davalarda ayrıca vekalet ücreti tahsil edileceğinden bu miktar değişir. Bunun için öncelikle içinde bulunulan yıl içindeki güncel “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” ile belirlenmiş miktarlar hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.
Soybağının Reddi Davasında Tazminat
Aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü sonrası taraflara ayrıca bir takım yükümlülükler getirilmesi mümkündür. Soybağının reddi davasında tazminat bunlardan birisidir. Bilindiği üzere hukuk sistemimizde tazminat genel olarak maddi ve manevi tazminat olarak iki farklı şekilde gerçekleşir. Soybağının reddi nedeniyle de tarafların maddi ve manevi tazminat hakkı doğabilmektedir.
Soybağının Reddi Davasında Maddi Tazminat
Çocuğun ana rahmine düşmesinden itibaren belirli bir yaşa gelene kadar sağlık, eğitim, giyim ve kuşam gibi bütün ihtiyaçları anne / baba tarafından karşılanır. Açılacak olan dava sonrasında biyolojik gerçeğe aykırı bir soybağının bulunduğunun anlaşılması tarafları maddi tazminat yükümlülüğü altına sokar. Bu kapsamda çocuk ile biyolojik bağ bulunmadığının tespit edilmesi durumunda daha önce çocuğa yapılan tüm bu ekonomik harcamalar kusurlu taraftan talep edilebilecektir.
Soybağının Reddi Davasında Manevi Tazminat
Kuşkusuz ki biyolojik gerçekliğin sonradan öğrenilmesi özellikle baba için manevi yönden olumsuz etki yaratabilecektir. Bu gerçekliğin sonradan ortaya çıkması itibar ve onur kaybına sebebiyet vermesi de kuvvetle muhtemeldir. Kişinin yaşamış olduğu duygusal çöküntü ve itibar kaybı gibi durumların tümü kusurlu tarafı manevi tazminat yükümlülüğü altına sokar.
Aile hukukuna ilişkin düzenlemelerinde yer aldığı Medeni Kanunumuzun 2. Maddesine göre; “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” İşte soybağının reddi davasında tazminat yükümlülüğünün asıl dayanağının Medeni Kanunumuzun ilgili hükmü olduğunu söyleyebiliriz.
Bu durum açılacak olan dava sonrasında mahkeme hakimi tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir durum olmaması nedeniyle; Dava sonrasında yukarıda belirttiğimiz maddi ve manevi kayba uğrayan kişinin bunu ayrıca dava konusu yapması gerekmektedir.
Soybağının Reddi Dava Dilekçesi
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Babanın Soybağının Reddi Davası Açması veya çocuğun soybağının reddi davası açması durumlarına göre hazırlanacak olan soybağının reddi dava dilekçesi içerikleri de değişiklik gösterir. Her bir olay ve durumun gerçekleşmesine bağlı olarak konuya özel bir dava dilekçesi hazırlanması gerektiğinden genel bir dava dilekçesinin örneklendirilmesi oldukça zordur. Buna karşın aşağıda hazırlamış olduğumuz örnek dava dilekçesi üzerinde gerekli düzenlemeleri yapabilirsiniz.
… NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE
DAVACI : Açık Kimlik ve Tc Kimlik Numarası
ADRES : Davcıya ait adres bilgileri
DAVALI : Davalıya ait bilgiler varsa açık kimlik bilgileri
ADRES : Davalının bilinen adresleri
DAVA KONUSU : Soybağının Reddi
AÇIKLAMALAR :
Davalı … ile … tarihinde resmi olarak evlenmiş bulunmaktayım. Bu evlilik birlikteliğine bağlı olarak aynı tarihten … tarihine kadar davalı ile birlikte yaşamış, … tarihinde isimli çocuk dünyaya gelmiştir.
… tarihinde aşağıda belirtmiş olduğum tanıkların beyanlarını dikkate alarak … hastanesinde DNA testi yaptırmış, yapılan DNA testi sonrasında … tarihinde doğan çocuk ile aramda herhangi bir biyolojik bağ bulunmadığının tespit edildiği yönünde rapor düzenlenmiştir.
Çocuk … ile aramda herhangi bir biyolojik bağın bulunmadığını DNA testinin tarafıma iletildiği … tarihinde öğrenmiş bulunduğumdan 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açma zorunluluğu doğmuştur.
NETİCE VE TALEP :
Yukarıda belirtmiş olduğum nedenlerden ötürü davanın kabulüne, … tarihli DNA testi sonucu … ile aramda biyolojik bağın bulunmadığını öğrenmem ve soybağının reddi davası zamanaşımı süresi içerisinde dava açmış olmam nedeniyle söz konusu nüfus kaydının iptaline ve mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi arz ve talep olunur.
Hukuki Dayanaklar : Türk Medeni Kanununun 286 ve devamı maddeleri
Deliller : Tanık Beyanları, Evlilik Cüzdanı, Nüfus Kayıtları ve DNA raporları
DAVACI
(İsim / Soyisim İmza)
Soybağının Reddi Davası Zamanaşımı Süresine İlişkin Mahkeme Kararı
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Aydın 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/565 Esas, 2015/667 Karar sayılı ilamı ile küçüklerden K6’a, Aydın 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1313 Esas, 2014/1396 Karar sayılı ilamı ile küçüklerden K7’a kayyım olarak atandığını, davalılardan K5’ın çocukların annesi, diğer davalının nüfus kayıtlarına göre baba olarak görünmesine rağmen gerçekte biyolojik babaları olmadığını, K7’nın babasının K8, K6’in babasının K9 isimli kişiler olduğunu, davalı annenin kayden baba görünen K3 ile hiçbir şekilde cinsel ilişkide bulunmadığını, nikahtan kaçarak sığınma evinde kaldığını, şimdi ise K6’in babası ile yaşadığını, evleneceklerini, davalılar arasında İzmir 8.Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasının halen devam ettiğini belirterek, küçükler ile davalı baba arasında kurulan soybağının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vasisi cevap vermemiş, davalı bizzat cezaevinden gönderdiği dilekçelerinde; çocukların kendisinin olduğunu, eşini sevdiğini, davanın reddini istediğini bildirmiş, cezaevi müdürlüğünden verilen cevabi yazıya göre davalının Covit nedeni ile 29.12.2020’den 31.01.2021 tarihine kadar izinli olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı anne cevap dilekçesinde; davayı kabul ettiğini, bu davanın açılması için kayyım atanmasını kendisinin istediğini bildirmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile, 21.08.2014 doğumlu K6 ile 26.03.2008 doğumlu K7’ın babalarının davalı K3 olmadığının tespitine, çocukların anne K5’ın nüfusuna kızlık soyadı olan X1 soyadı ile kaydedilmesine hükmolunmuştur.
Davalı K3 verilen kararı; usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf etmiş, istinaf yargılama giderlerini karşılayacak ekonomik gücünün olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
Davalının adli yardım talebi, dosyadaki toplanan deliller ve tespit edilen ekonomik ve sosyal durumu değerlendirildiğinde, kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalı anne istinaf başvurusuna cevap vermemiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusuna cevap vererek, istinaf başvurusunun süresinde yapılmadığını, DNA testi ile iddianın sabit olduğunu belirterek, reddini talep etmiştir.
Dava; soybağının reddi istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu İkinci Kısım Birinci Bölüm İkinci ayrımında soybağının reddi düzenlenmiştir. Anılan Yasanın 286.maddesinde dava hakkı koca ve çocuğa tanınmıştır. 289. maddeye göre “Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır.
Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır.
Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Yasanın 291. maddesinde ise ilgililerin dava hakkı düzenlenmiş olup, anılan madde “Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.
TMK 291/2 maddesinde “Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açar.” hükmü getirilmiştir.
Somut olay incelendiğinde; davacı kayyım K1’nın, Aydın 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/565 Esas, 2015/667 Karar sayılı ilam ile, küçük K6 için açılacak soybağının reddi davasında kendisini temsil etmesi ve sadece bu iş ile sınırlı olmak üzere atandığı halde, Aydın 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1313 Esas, 2014/1396 Karar sayılı ilam ile, 2008 doğumlu müşterek çocuk K7, 2009 doğumlu K10 ve 2012 doğumlu K11’a İzmir 8. Hukuk Mahkemesinin 2013/815 Esas sayılı davada temsil etmesi ve haklarını koruması için atandığı, müşterek çocuk K7 yönünden ayrıca nesebin reddi davası açabılması için yetki veren bir mahkeme hükmü bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 426/2 maddesi “Bir işte Yasal temsilci ile küçük veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa ilgilinin isteği üzerine yada resen temsil kayyımı atanır” hükümleri gereğince küçük K7’ya sadece bu davada temsil edebilmek üzere kayyım atanması gerekirken, boşanma davası için verilen yetkiye dayanılarak davanın açılması ve neticelendirilmesi ve bu suretle eksik hasım ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacı kayyım vekiline küçük K7 adına nesebin reddi davası açabilmek konusunda dava açmak üzere süre ve yetki verilmesi, verilen süre içerisinde açılan davanın bekletici mesele yapılması, şayet küçük K7 adına kayyım atanır ve nesebin reddi davası açılırsa, birleştirme hususu da düşünülerek toplanacak delillere göre karar verilmesinden ibarettir.
Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında; davalının istinaf talebinin şimdilik diğer hususlar incelenmeksizin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksiklikler tamamlanıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile,ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Gerekçede açıklandığı şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın gereği için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 03.02.2022 tarih 2021/826 esas ve 2022/161 sayılı kararı