İçerik
Ceza yargılamalarının genel amacı maddi gerçeğin ortayı çıkartılmasıdır. Bu amaçta kullanılan araçlardan birisi de tanık beyanlarıdır. Özellikle ceza yargılamalarında sıkça karşılaşılması nedeniyle sadece tanık beyanı ile ceza verilir mi? Ya da tanık beyanının delil niteliği ve tanık beyanı ile mahkumiyet kararı konularında araştırmalar zaman zaman gündeme gelmektedir. İç hukukumuz da dahil olmak üzere bir çok ülke hukuk kurallarında sadece tanık beyanı ile ceza verilip verilemeyeceği tartışma konusu olmuştur.
Bilindiği üzere ceza muhakemesinde kullanılan delillerin hiç bir kuşkuya yer bırakmaksızın kesin ve hukuki nitelikte olması gerekmektedir. Uzun zamandır yapılan çalışmalar sonucunda güvenilir, doğru ve tarafsız bir tanık beyanının elde edilmesinin olanaksız olduğu kanaatine varılmıştır.
Araştırmalar sonucunda tanığın kasıtlı olarak yanlış beyanda bulunabileceği gibi; Hata sonucu da gerçek dışı beyanda bulunabileceği sonucuna varılmıştır. Bu da sadece tanık beyanı ile ceza verilir mi? Sorununu ortaya çıkarmaktadır. Yasalarımızda sadece tanık beyanı ile ceza verilip verilemeyeceği konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu nedenle daha çok evrensel hukuk kuralları çerçevesinde durum değerlendirilmektedir. Gerek yerel mahkemelerin konuya bakış açısı; Gerekse yüksek yargı organlarının içtihatları doğrultusunda sadece tanık beyanı ile ceza verilir mi? sorusunun irdelenmesi yerinde olacaktır. Ancak öncelikle tanık beyanının hukukumuzdaki yeri hakkında kısaca bilgi vermek konunun daha anlaşılabilir olması açısından oldukça önemlidir.
Tanıklık Nedir?
Konumuz “sadece tanık beyanı ile ceza verilip verilemeyeceği” ya da “tek tanık beyanı ile mahkumiyet verilip verilemeyeceği” olması nedeniyle; Tanık beyanının delil niteliği ve tanıklık nedir? sorularına temel ceza yasamız ve ceza muhakemesi kanunu çerçevesinde bir cevap verilmesi gerekmektedir.
İnsanın beş duyu organının bir veya bir kaçı ile geçmişte elde etmiş olduğu bilgiyi hakim huzurunda dile getirmesi tanıklık olarak adlandırılmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere öncelikle tanık beyanının geçerlilik kazanması tanığın bilgi ve görgülerini mahkeme nezdinde diğer bir ifade ile hakim önünde dile getirmesi gerekmektedir.
Ancak uygulamada sıklıkla kolluk kuvvetlerince veya Cumhuriyet Savcısı nezdinde de tanık beyanını başvurulduğu görülmektedir. Bu nedenle daha önce hakim huzurunda alınmayan tanık beyanları doğrultusunda verilen hükümlerin yüksek yargı organlarında bozma kararına konu edinildiği görülmektedir.
Ancak bu durum Cumhuriyet Savcısı veya kolluk kuvveti tarafından tanık beyanı alınamayacağı sonucunu ortaya çıkarmamaktadır. Gerek görülmesi halinde Cumhuriyet Savcısı veya kolluk kuvvetinde tanık beyanı alınması da mümkündür. Ancak bu yönde bir bozma kararı sadece tanık beyanı ile ceza verilip verilemeyeceğine ilişkin olmayıp daha çok usul eksikliği olarak nitelendirilmektedir.
TCK 6/1-c maddesine göre; “kişi tanıklık görevini ifade ettiği sırada kamu görevlisi statüsüne sahip olmaktadır” TCK 6/1-c maddesi ile bir nevi Ceza Muhakemesi açısından tanık beyanının önemi belirtilmiştir.
Sadece Tanık Beyanı İle Ceza Verilir Mi?
Tanıklık hakkında yukarıda verilen bilgilerinden de anlaşılacağı üzere; Tanık beyanları ceza muhakemesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. ancak bu hususta detaylı bilgiler vermeden önce kısaca belirtmek gerekirse; sadece tanık beyanı ile ceza verilmesi veya sadece tanık beyanı ile mahkumiyet kararı verilmesi mümkün değildir. Yukarıda da belirtildiği gibi tanık beyanlarının kasıtlı olarak veya hata sonucu gerçeği yansıtmama ihtimali oldukça yüksektir. Bu nedenle esas olan tanık beyanlarının başkaca deliller ile desteklenip desteklenmediğidir. Yerel mahkemeler ve yüksek yargı organlarınca tanık beyanlarına sürekli şüpheli ile yaklaşılmıştır. Tanıkların kasıtlı olarak gerçek dışı beyanda bulunmalarının kısmen de olsa önüne geçilmesi amacı ile TCK 272 maddesi ile yalan tanıklık suç olarak düzenlenmiştir.
Tek başına tanık beyanının delil niteliğine haiz olup olmadığı hususunda büyük ölçüde tanık beyanlarının maddi gerçeği ortaya çıkarmaya elverişli olup olmadığı dikkate alınmaktadır. Şayet tanık beyanı ile maddi gerçeği varılması mümkün değil ise; Sadece tanık beyanı ile ceza verilmesi de mümkün değildir.
Tanık Beyanı Doğrudan Delil Olabilir Mi?
Sadece tanık beyanı ile ceza verilir mi? konusunda yukarıda yapılan açıklamalar sonrasında maddi gerçeğe varmada tanık beyanı doğrudan delil olabilir mi? sorusu akıllara gelmektedir. Uygulamada ve doktrin de kabul edilmiş görüşe göre, tanık beyanları daha çok takdir niteliğinde delillerdendir. Bu takdirin kısmen de olsa başkaca deliller ile beslenmesi ile tanık beyanı doğrudan delil olabilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Sadece Tanık Beyanı Hükme Esas Alınır Mı?
Ceza yargılaması sonucunda sanık hakkında mahkumiyet yoluna gidilebileceği gibi sanık hakkında beraat kararı verilmesi de mümkündür. Her iki durumda da sadece tanık beyanı hükme esas alınır mı? sorusu akıllara gelmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, tanık beyanları daha çok takdiri delil olarak nitelendirilmektedir. Bu doğrultuda sadece tanık beyanı ile ceza verilmesinde daha çok hakimin takdir sınırı ve tanık beyanının başkaca deliller ile desteklenip desteklenmediği diğer bir ifade ile tanık beyanının maddi gerçeği ulaştırmaya elverişli olup olmadığı hususları dikkate alınmaktadır.